Dizi ve sinema setlerinde bazen oyuncular ortasında tartışmalar olabiliyor. Tansiyonlar yaşanabiliyor. Bu setlerde bazen fren olmuyor ve oyuncular birbirine girebiliyor. Şafak Sezer ve Cem Özer ortasındaki arbede da tam olarak bu türlü. Kül tablolarının havada uçuştuğu bir arbedeye şahit olmuştu o devir herkes. Cem Özer yıllar sonra katıldığı İkinci Sayfa programında da olayın ayrıntılarını anlatmıştı.
Gelin ikili ortasındaki hengamenin ayrıntılarına birlikte bakalım!
Dizi ve sinemaların çekildiği setleri herkes dışarıdan bakınca ışıl ışıl, eğlenceli bir dünya zannediyor fakat işin mutfağı bazen hiç o denli olmuyor.
Oyuncular ortasında vakit zaman tansiyonlar, ego savaşları ya da kolay uyuşmazlıklar yaşanabiliyor. Hele ki iş, saatler süren çekimlerde biriken gerilimle birleşince hengameye dönüşebiliyor. Türk sinemasının da buna dair çokça öyküsü var.
İşte onlardan biri de 2009 yılında vizyona giren “Kadri’nin Götürdüğü Yere Git” sineması setinde yaşanmıştı!
Önce sinemadan biraz bahsedelim…
Komedi tipindeki “Kadri’nin Götürdüğü Yere Git”, 2009 yılında vizyona girmiş, periyodun sevilen üretimlerinden biri olmuştu. Direktörlüğünü Onur Tan üstlenmişti. Oyuncu takımında ise Şafak Sezer, Cem Özer, Ahmet Mümtaz Taylan, Alp Kırşan üzere isimler vardı. Sinema, Kadri ve Cem isimli iki yakın arkadaşın başına gelen absürt olayları, Antalya’ya hakikat yaptıkları seyahatle anlatıyordu.
Seyirciyi bol bol kahkahaya boğan sinema, vizyona girdiği periyotta hatırı sayılır bir izleyici kitlesine ulaşmıştı. Lakin sinemanın setinde yaşananlar, sinemanın kendisi kadar magazin gündeminde yer bulmuştu.
Her şey Cem Özer’in anlattığına nazaran, Şafak Sezer’in sık sık sete geç kalmasıyla başlamış.
Cem Özer, hem oyuncu hem de üretimci olduğu için setteki nizamı korumak zorundaymış. Ancak Sezer’in geç kalmaları, tüm takımı saatlerce bekletiyormuş. Özer’in tabirine nazaran Sezer’in “star” olma algısı biraz şişkinmiş ve bu durum sette gerginliğe sebep olmuş.
Yıllar sonra TV8’de yayınlanan 2. Sayfa programına katılan Cem Özer, bu meşhur arbedeyi şöyle anlatıyor:
“Ben o sinemada yapımcıydım. Şafak’ın iş disiplinsizliğinden kaynaklıydı her şey. Şahsî bir konumuz yoktu. Grubu tekraren saatlerce bekletti. Bir defa değil, sürekli… Vay efendim tıraş olmamış. Kimileri starlığı yanlış öğreniyor. Starlık o denli şişik ego olmaz. Star dediğin insan, şanlı istekli, mütevazı olur. Herkesten evvel sete gelir, örnek olur…”
Gerilimin sonu yumruklu arbedeye kadar uzanmış. Özer, o günü şöyle anlatıyor:
“Geç kalınca çıktı hengame da. Küfür müfür etti. İnsan bir karşısındakinin cüssesine bakar o denli küfür eder. Yakama yapıştı. Ben de bir tane vurdum. O da asansörün oradaki kül tablasına uçtu ve kondu. Sonra o kül tablasını fırlatmaya kalkınca elini kesti. Sonraki gün bak bir şey olmadı, saatinde geldi sete.”
Bunca tansiyonun akabinde herkes “Peki Cem Özer, Şafak Sezer’le bir daha çalışır mı?” diye sormadan edemedi doğal.
Bu soruya da içtenlikle yanıt verdi Cem Özer: “Şafak’ı ferdî olarak severim. Bir daha çalışırım lakin kendini düzeltmek kaydıyla… Çalışırım natürel, saatinde gelecek. Çok acil işin olur, o vakit olur.”