Bazı hayatlar filmlerdekinden bile daha dramatiktir… Tıpkı Yeşilçam’ın suçsuz gülüşlü yıldızı Mine Mutlu’nunki üzere. Türkiye Hoşu seçildiği andan itibaren hayalleri gerçekleşmeye başlamıştı lakin onun öyküsü sırf şöhret, alkış ve hoşluktan ibaret değildi.
Küçük yaşta çalışmak zorunda kalan, ailesinin geçimini sırtlanan, sonra da sinema dünyasında parlayan genç bir kadın…
Güzelliğiyle Türkan Şoray’a benzetilen, pek çok kıymetli sinemada başrol oynayan Mine Mutlu’nun hayatı, tüm parıltısına karşın buruk sonla bitti. 42 yaşında kansere yenilen oyuncunun arkasında yarım kalmış hayaller, iki evlat ve gözlerden silinmeyen bir gülümseme kaldı…
Bazen bir bakış yetiyor akıllarda kalmaya…
Mine Keyifli da işte o denli bir isimdi. Hoşluğuyla, gülüşüyle, beyazperdedeki duruşuyla Yeşilçam’ın “unutulmaz kadınları” ortasına girdi. Fakat onun hikayesi yalnızca ışıltılı sinema mesleğinden ibaret değil.
Tam tersine, yoksulluk, uğraş, kırık kalpler ve çok erken gelen bir veda barındırıyor içinde.
Asıl ismi Emine Özatmaca’ydı.
28 Kasım 1948’de Isparta’da dünyaya geldi. Daha çocuk yaştayken hayatla tanışması sert oldu. Ortaokula giderken bile kuru temizlemede çalışarak ailesine takviye oluyordu.
Çünkü annesiyle babası ayrılmış, anneannesi ve iki kardeşiyle İstanbul’a taşınmışlardı. O yaşta geçim sıkıntısıyla Tapu Kadastro’da, sonra Devlet Su İşleri’nde memur olarak çalışmaya başlamıştı bile.
Güzelliği yazgısını değiştirdi.
Ama yazgı onun için diğer bir sayfa açmak üzereydi… 1965’te Perde Dergisi’nin düzenlediği hoşluk yarışına katıldı. Türkiye Hoşu seçildi. İşte o an hayatının dönüm noktasıydı.
Güzelliğiyle dikkat çekti, sinemanın büyülü dünyasına birinci adımını attı. Başlarda işler yolunda gitmese de bahtı döndü.
Türkan Şoray’a olan benzerliğiyle yapımcıların ilgisini çekti.
O devir magazin sayfaları “Yeni Türkan Şoray” başlıklarıyla doldu. Sadri Alışık’tan Cüneyt Arkın’a dev isimlerle oynadı.
İlk dikkat çeken sineması Cüneyt Arkın ile başrolünü paylaştığı Alageyik oldu. Süreyya Duru’nun yönettiği bu üretim büyük ses getirdi.
Ardından Sadri Alışık, Zeki Müren, Kartal Tibet, Kemal Sunal üzere dev isimlerle sayısız sinemada oynadı.
Köyden İndim Kente, Ağlama Değmez Hayat, İnleyen Nağmeler oynadığı sinemalardan yalnızca birkaçı. 70’li yılların ortasında ise Türk sinemasına damgasını vuran erotik furyadan o da nasibini aldı.
Bu periyotta kimi sinemalarla eleştirilse de sonrasında sinemadan uzaklaştı.
Mutluluğu yakalayamadı.
1980’lerde sahneye adım attı. Bülent Ersoy ile birlikte rol aldığı Beddua sinemasıyla kamera önüne son kere geçti. Özel hayatıysa ne yazık ki sinema mesleği kadar parlak olmadı.
1978’de evlendiği iş insanı Ünal Çulha’dan kısa mühlet sonra boşandı. Lakin aşkları bitmedi. Barıştılar ve iki çocuk sahibi oldular.
Oğlu Çağkan Çulha yabancı biri değil.
Adanalı, Acemi Cadı, Kuruluş Osman üzere birçok başarılı projede rol aldı kendisi.
Kardeşi Büşra ise daha sessiz sakin bir hayat tercih ediyor, ekran önüne çıkmıyor.
Mine Mutlu’nun hayali çocuklarını büyütmekti ancak hayat müsaade vermedi.
Genç yaşta akciğer kanserine yakalandı. Tam 2 yıl çaba etti lakin 18 Eylül 1990’da hayata veda etti. Öldüğünde şimdi 42 yaşındaydı.
En büyük korkusu ise kendi acısından çok, çocuklarının hüznüydü.
“İki evladım gözümün önünden gitmiyor” diyordu. Lakin hayalleri yarım kaldı.
Yıllar sonra dijital platformda yayınlanan Yeşilçam dizisiyle birlikte ismi yine gündeme geldi.
Dizide Selin Şekerci’nin canlandırdığı karakterin annesi Mine Memnun olduğunu söyleyen Büşra Çulha bu duruma çok sert reaksiyon gösterdi.
Dizinin kendilerinin haberi ve müsaadesi olmadan yapılmasından rahatsızlık duyduğunu belirten Çulha şunları söyledi:
“Annemin sırları müsaadesiz ifşa edildi, manevi kıymetlerimize saldırıldı.”
Cenazesi Feriköy Mezarlığı’nda defnedildi.
O, Yeşilçam’ın yıldız tozu yutmuş kadınlarındandı. Kısa ömrüne kocaman bir çaba, bir o kadar hüzün ve arkasında unutulmaz sinemalar bıraktı. Onun bakışları, sesi ve gülüşü hala pek çok izleyicinin hafızasında yaşıyor.