Yıllardır müziğiyle kalbimize dokunan Ferhat Göçer, bu kere müzikleriyle değil, hayatına dair yürekli itiraflarıyla gündemde. Son olarak Ahmet Mümtaz Taylan’ın NTV’deki programı ‘Empati’ye konuk olan ünlü sanatçı, iç dünyasına dair samimi açıklamalarda bulundu.
Unutmuş Çoktan, Cennet, Biri Bana Gelsin üzere müzikleriyle 2000’lere damga vuran Ferhat Göçer’i kesinlikle tanıyorsunuzdur.
Hekimlik geçmişi olan anca mesleğine müzik dalında devam eden Göçer, son yıllarda ise toplumsal medya paylaşımları ve dobra tutumlarıyla konuşuluyor.
Geçtiğimiz günlerde bir toplumsal medya kullanıcısının “Ferhat Göçer mi kaldı?” yorumuna verdiği “Valla incindim. Blok3 dinlemeyin demiyorum, azıcık da beni dinleyin diyorum. Unutulmak koyuyor adama” yanıtı çok konuşulmuştu.
O paylaşımıyla hayranlarının tekrar radarına giren Göçer, bu sefer bir televizyon programında yaptığı açıklamalarla gündemde.
NTV’de yayınlanan ‘Empati’ programına konuk olan Göçer, hayatındaki en derin yaraları ve bastırdığı hisleri Ahmet Mümtaz Taylan’ın sorularına içtenlikle yanıtladı.
Özellikle ruhsal durumuna dair yaptığı “Sınırdayım, borderline (Kişilik bozukluğu) durumum olabilir” açıklaması dikkat çekti. “Geçmişe saplantılı bir adamım, en büyük sorunum budur benim” diyen Göçer, duygusal olarak ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu da şu sözlerle özetledi: “Meşguliyet beni lakin bu durumdan kurtarıyor. Yoksa durduğum yerde, o bataklığın içinde kayboluyorum.”
Göçer’in açıklamaları bununla hudutlu kalmadı. Şimdi 1 yaşına bile gelmeden kaybettiği kardeşi Serhat’a ithaf ettiği hekimlik mesleğiyle ilgili sözleri de epeyce duygusaldı. “Serhat için hekimliği bırakmamış olabilirim” diyen Göçer, aile trajedisinin hayatındaki mesleksel yönelimleri nasıl etkilediğini de açıkça lisana getirdi.
Aşka dair söyledikleri de ezber bozan cinstendi.
“Aşk hastalıklı bir kavram, patolojik bir durum” diyen ünlü sanatçı, hayat arkadaşı Ömür’le 18 yıldır nasıl bir münasebet yürüttüğünü de şu sözlerle anlattı: “Hiçbir ortak tarafımız yok lakin 18 yıldır birlikteyiz. Demek ki bizi bir ortada tutan öteki bir şey var.”
İlişkileri, evlilikleri ve babalığı konusunda da kendini eleştirmekten çekinmeyen Göçer, “Tam bir felakettim, özel hayat konusunda bütün kabahati üzerime alıyorum” diyerek geçmişiyle yüzleşti. Oğluna olan bağlılığını ise “Hiç düşünmeden canımı veririm” kelamlarıyla tabir etti.
Türk Pop Müziği’ne dair yaptığı değerlendirmeler de müzikseverler için epey dikkat cazipti.
Müzik tarihini beş periyoda ayıran Göçer, kendisini 90’lar jenerasyonunun uzantısı olarak tanımlarken; yeni jenerasyon isimlerden Blok3, Semicenk ve Edis’i “5. Yeniler” olarak isimlendirdi. “Zamanın ruhu değişti, tanınmak bile artık mucize” diyerek müziğin dönüşümüne dair kıymetli bir tespitte bulundu.
Kariyerinde pek çok tepeye ulaşan fakat özel hayatında derin yaralar taşıyan Ferhat Göçer’in bu itirafları, hem hayranlarını duygulandırdı hem de toplumsal medyada geniş yankı uyandırdı.