Oscar ödüllü bir yıldız olmanın yolu bazen kırmızı halılardan değil, sokakta yürürken bir anda karşılaşılan bir tesadüften geçiyor. Jennifer Lawrence da o ender rastlanan kıssalardan birine sahip.
Hollywood’un altın kızı haline gelen bu yetenekli oyuncunun kıssası tam manasıyla “bir anda hayatı değişti” dedirten cinsten.
Gelin, Jennifer’ın göz kamaştırıcı mesleğinin başladığı o dönüm noktasına birlikte bakalım.
Dünyaca ünlü oyuncu Jennifer Lawrence’ı tanımayanınız yoktur diye düşünüyoruz.
Hani şu Hunger Games serisinin Katniss Everdeen’i. Onu izlediğinizde ne kadar doğal, ne kadar gerçek olduğunu fark etmişsinizdir kesinlikle. Her rolü güya yaşamış üzere oynayan, duyguyu direkt karşıya geçiren bir oyuncu o.
Ama bu muvaffakiyetin gerisinde yalnızca yetenek değil, bir de epey değişik bir keşfedilme öyküsü var.
Jennifer, oyunculuğa adım atmadan evvel ailesinin maddi durumu çok da parlak olmayan bir genç kızdı.
ABD’nin Kentucky eyaletinde, Louisville kentinde doğup büyüdü. Ailesi onun oyuncu olmasını pek düşünmemişti açıkçası. Küçüklüğünden beri enerjik, komik ve dışa dönüktü lakin bu kadar ünlü olacağını kimse hayal bile edemezdi. Ta ki bir yaz günü New York tatiline kadar…
Henüz 14 yaşındayken ailesiyle birlikte tatil için New York’a gitmişti.
Manhattan sokaklarında gezinirken, bir yetenek avcısı Jennifer’ı fark etti. Yüzündeki doğallık, kameraya olan yatkınlığı çabucak göze çarpmıştı.
Yetenek avcısı onun bir deneme çekimine katılmasını önerdi. Ailesi evvel tereddüt etse de Jennifer çoktan kararını vermişti: “Ben oyuncu olacağım!”
İlk vakitler küçük reklam sinemaları ve dizilerde rol aldı.
The Bill Engvall Show isimli sitcom, onun için bir başlangıç noktasıydı. Burada büyük kız kardeş ‘Lauren Pearson’ı oynadı.
Daha sonra Medium, Not Another High School Show, Cold Case, Monk, Company Town üzere projelerde yer aldı.
Ama Jennifer’ın yıldızı asıl 2010 yılında parladı
Winter’s Bone isimli bağımsız sinemadaki performansıyla adeta yer yerinden oynadı. Şimdi 20 yaşındaydı lakin En Yeterli Bayan Oyuncu kısmında Oscar’a aday gösterildi.
Bu, onun için yalnızca bir başlangıçtı.
Ardından X-Men serisinde Mystique karakteriyle değişik bir boyuta geçti.
Ve natürel ki The Hunger Games ile ismini tüm dünyaya duyurdu. Her yaştan izleyicinin kalbini fethetti.
2013’te Silver Linings Playbook sinemasındaki performansıyla Oscar’ı konuta götürmesi onun yalnızca bir gençlik yıldızı olmadığını da kanıtladı.
Özel hayatında ise her vakit ayakları yere basan biri oldu.
Oscar ödüllü başarılı oyuncu, mesleğinde olduğu kadar kalbinde de huzuru bulmuş üzere görünüyor. 2019 yılında sanat galerisi işletmecisi Cooke Maroney ile dünyaevine girdi.
Magazin dünyası bu evliliği “sürpriz aşk” olarak yorumlamıştı, çünkü ikili uzun müddet alakalarını gözlerden uzak yaşamayı tercih etmişti. Fakat sade ve şık bir merasimle evlenen çift, o günden beri epeyce keyifli bir tablo çiziyor.
Çiftimiz Şubat 2022’de birinci bebeklerini kucaklarına aldı. Çocuklarının ismini “Cy” koydular. Jennifer, annelikle birlikte hayatında orijinal bir sayfa açtı.
Son olarak ikinci sefer anne olduğu muştusu duyuruldu.
Hayranları bu haberi büyük bir sevinçle karşıladı. Sessiz sedasız geçen hamilelik sürecinin akabinde, geçtiğimiz günlerde çiftin ikinci çocuklarının dünyaya geldiği ortaya çıktı.
Bebeğin ismi ve cinsiyeti şimdi kamuoyuna açıklanmadı fakat yakın vakitte ikinci bebeğiyle manzara vermesi kaçınılmaz.
Jennifer Lawrence, mesleğinde dorukta olmasına karşın özel hayatını mümkün olduğunca gözlerden uzak yaşamayı tercih edenlerden. Evliliği, çocukları ve anneliğiyle ilgili ayrıntıları basına nadiren paylaşıyor lakin hayranları onun bu sade, samimi ve doğal halini çok seviyor.